14 Eylül 2020 Pazartesi

GAP GEZİSİNDEN ANILAR 5.BÖLÜM

 Göbeklitepe görselleri ile Gap Gezimiz devam ediyor;

Göbeklitepe, Malta’da bulunan tapınaktan yaklaşık 6.500, Stonehenge'den 7000 ve Mısır Piramitlerinden ise 7500 yıl daha eskiye dayanmaktadır. Göbeklitepe’yi diğer anıtsal yapılardan farklı kılan en önemli özellik gönümüzden 12.000 yıl önce inşa edilmesinin yanı sıra, alanda bulunan dikili taşların çok belirgin bir şekilde insanı sembolize etmesidir.

Göbeklitepe ayrıca Neolitik dönem insanın gelişkin sembolik dünyalarını yansıtması, insanın yaratıcı dehasının üst düzeyde temsilcisi olması, alanda bulunan insan ve hayvan heykellerinin ve taş ustalığının günümüz heykel tıraşlarını ve sanatçılarını kıskandıracak düzeyde ustaca yapılmış olması ve en önemlisi de insanların bu ibadet alanını 1000 yıllık bir kullanımdan sonra tekrar dönüş ve koruma duygusunu ön planda tutarak kendi elleriyle kapatmış olmasıdır.










Göbeklitepe'den sonra Urfa Balıklı Göl ve çevresi gezimiz ile devam ediyoruz.Hadi gidelim bakalım;





Topkapı Mukaddes Emanetler Bülümünde Muhafaza Edilen Hz.İbrahim'in (A.S.) Tenceresinin Emitasyonu;







Mevlid-i Halil Camii - Şanlıurfa

Mevlid-i Halil Camii, Dergâh Platosu içerisinde, Balıklıgöl civarında yer alır. Mevlid, “kutlu doğum” demektir. Hz. İbrahim Peygamberin yanı başındaki mağarada doğduğuna inanıldığından, camiye Mevlid-i Halil Camii adı verilmiştir. Mevcut kaynaklara göre yapı beş büyük evre geçirmiştir. İlk olarak Seleukoslar Dönemi'nde alana bir tapınak yapılır. Yahudilik döneminde aynı alanda bir havranın varlığından bahsedilir. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde, MS 150 yılında, aynı alana Hıristiyanlar Kilisesi adında bir kilise inşa edilir. Bizans Dönemi'nde bu alana Urfa Ayasofyası yapılır. Son olarak; Osmanlı döneminde 1523 yılında Muhammed Salih Paşa tarafından aynı alana cami inşa edilmiştir.

Dikdörtgen bir plana sahip olan Mevlid-i Halil Camii, mağara ile arasındaki duvar üzerine camiye dönüştürülürken küçük bir minare yapılmıştır. Ayrıca caminin güneydoğusuna ve kuzeybatı köşesine de iki minare daha eklenmiştir. Kitabelerine göre cami; Muhammed Mes’ud (1816) ve Mahmut oğlu Mahmut (1852) tarafından onarılmış; cami avlusuna Urfalı Ahmet Bican Paşa (1855) ve Derviş Musa tarafından (1887) odalar eklenmiştir. Mevlid-i Halil Camii son olarak Urfalı Mutasavvuf Şeyh Müslüm Hafız başkanlığında halkın desteğiyle 1951 yılında restore edilmiştir. Halk tarafından Mevlid-i Halil Mağarası’ndan çıkan suyun zemzemden sonra en şifalı su olduğu kabul edilmektedir.








Hotel El Ruha,Urfa Mimarisi Tarzında Urfa Taşından yapılan otel görünüm itibariyle sarayları andırmaktadır.

Urfa gezimi tamamlayarak bu otantik şehirden istemiyerek ayrılarak yolumuz ve programımızda olan Halfetiye doğru yola çıkalım bakalım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder