27 Kasım 2020 Cuma

BURSA VE ÇEVRE GEZİSİ

 Gölyazı'da yöresel bir sabah kahvaltısı ile gezimiz başlıyor. Zeytin çeşitleri,zeytin yağı,köy yumurtası ,yöresel hamur işleri eşliğinde hiçte ziyan olmayan ,abartılı olmayan mükellef bir sabah kahvaltısı. Güler yüzlü karşılama,temiz servis ve güler yüzlü uğurlaması ile insanda unutamayacağı bir anı bırakıyor.  Birde göl manzarası eşlik ediyorsa anlatılmaz,yaşanır...


Not: Görüldüğü gibi hiç abartısız olduğu kadar gerçek bir doyurucu sabah kahvaltısı...


Şimdi sıra Gölyazıyı gezmeye geldi ve güzel görselleri paylaşmaya tabii;



Ağlayan Çınar ve hikayesini paylaşalım;

Eskiden Rumların çoğunlukta olduğu bu köyün adı Apolyont'muş. Köyde yaşayan Mehmet isimli bir Türk ile Eleni adında bir Rum kızı birbirlerine sevdalanmışlar.Sürekli bu çınar ağacının oyuğunda buluşurlarmış.Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum köylerinin boşaltılması ,o köylere Türklerin getirilmesi zamanı başlamış.

Apolyont'tan ayrılan Rumlardan Eleni'nin abilerini gören Mehmet ,Eleni'yi aradığını söylemiş. Abileri de işi zorlaştırmamasını ve Eleni'yi unutmasını söylemişler Mehmet'e. Mehmet direnmiş ve bir kavga çıkmış .Eleni'nin abisi Yorgi ,Mehmet'i bıçaklamış. Bıçak izleriyle Mehmet çınar ağacının oyuğuna gitmiş.

Bu sırada köyü terk eden Rumlardan Eleni'nin bir kız arkadaşı ona Mehmet'in abisiyle kavga ettiğini söylemiş.Eleni de bunun üzerine konvoydan ayrılıp çınar ağacına gitmiş.Bir de bakmış vücüdu kan içinde Mehmet ölmüş .Bunun üzerine Eleni de orada intihar etmiş.
Rivayet edilir ki bazı dönemler ,bu dönemlerin net tarihi yok,çınar ağacından kan damlaları akmış. Bu yüzden de ağacın adı Ağlayan Çınar olarak kalmış.



Gölyazı görselleri ile gezimiz devam ediyor;





Yöresel Kavun içinde Dondurma sunumu güzel bir düşünce,


Gölyazı'dan Bursa merkeze dönmek üzere yola çıkıyoruz;




En eski Bursa İskender de bir İskender yiyelim dedik, kuyruğu görüyormusunuz! Bekledik bekledik yemekten vaz geçtik ve gezmeye karar verdik... 



Koza Han görselleri ;




Ulu Camii görselleri;




Kapalı Çarşı görseli;
 

Bursa'dan ayrılıp Cumalıkızık Köyüne doğru yola çıkıyoruz...

Cumalıkızık Köyü, Osmanlı mimarisinin en görkemli örneklerini barındırdığı için ziyeretçilerin ilgisini çekiyor.Köydeki ağaç,kerpiç ve moloz kullanılarak inşa edinmiş 270 evin büyük bir kısmı bugünde kullanılmaya devam ediyormuş... 






Taşlı patika yollara hayran kaldım;






Cumalıkızığa gelipte yöre kadınlarımızın hazırladığı yöresel tadlara bakmadan dönmek olmazdı.
Olmazsa olmaz, gözleme ve mantının tadına baktık tabii ki.


Dönme zamanı artık. Bir başka gezide buluşmak dileğiyle sağlıklı ve mutlu kalın. Bloğumu takipte kalın. Yorumlarınızı bekliyorum...


  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder